logo

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

Son yıllarda basında DEHB ve belirtileri ve tedaviler ile ilgili yayınların artması, eğitim sistemindeki yarış havasının ağırlığı nedeniyle günümüzde pek çok ebeveyn “çocuğum çok hareketli acaba hiperaktif mi, ya da dersleri kötü acaba dikkat eksikliği mi var?” diye endişelenmektedir.

DEHB, bireyin yaşına ve zihinsel gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik (hiperaktivite), istekleri erteleyememe (dürtüsellik) ve dikkat sorunları  ile kendini gösteren bir bozukluktur. Okul çağı çocuklarının % 5-8’inde DEHB olduğu bildirilmektedir Bir başka değişle 25-30 kişilik bir sınıfta en az 1-2 çocuğun bu bozukluğa sahip olduğu söylenebilir. Olguların %40-70’inde ergenlikte,  %50’sinde erişkinlikte devam eder. DEHB hem kız hem erkek çocuklarda görülür ancak erkek çocuklarda daha sıktır. DEHB çocuğun gelişimini, yaşamını, kişiler arası ilişkilerini, okul hayatını olumsuz etkiler ve tedavi edildiğinde bireyin yaşamında, akademik ve mesleki başarısında, sosyal ilişkilerinde belirgin düzelmelerin görülür.

DEHB neden oluyor?

Bugüne kadar yapılan birçok bilimsel çalışma, bu bozukluğun nedeninin anne-babanın olumsuz yetiştirme tarzı, çevre  koşulları, gıdalar, aşılar gibi faktörlerin olmadığını aksine DEHBnin organik kökenli ve kalıtsal özellikler sergileyen bir hastalık olduğunu göstermektedir. Bu çocuklarda yapılan araştırmalarda beynin kimyasal yapısında ve işleyişinde sorunlar olduğu bulunmuştur. Ayrıca DEHB olan çocukların %30-40’ının akrabalarında da aynı sorunların bulunduğunun saptanması bozuklukta kalıtsal faktörlerin önemli olduğunu göstermektedir. Gebelikte ilaç-alkol kullanımı, annenin kötü beslenmesi, zor doğum, enfeksiyonlar gibi bazı faktörlerin DEHB’nin ortaya çıkışını kolaylaştırdığı düşünülmektedir.

Klinik belirtiler:

Dikkat eksikliği, dikkat süresinin ve yoğunluğunun çocuğun yaşına göre olması gerekenden az olmasıdır. Dikkat eksikliğinde sorun dikkat edememek değil, dikkatin belirli bir noktaya odaklanamaması ve sürdürülememesidir. Çocuğun yaşı, içinde bulunulan ortamın özellikleri, yapılan işin özellikleri gibi farklı unsurlar çocukların dikkat işlevi üzerinde etkilidir. Dikkat süresi ve yoğunluğu yaşla birlikte artar. Küçük çocuklarda dikkat süresi çok kısa iken büyük çocuklarda dikkat süresi daha uzundur. Genel olarak dikkatin bir noktaya odaklanması ve sürdürülmesi kalabalık, gürültülü ve uyaranın fazla olduğu ortamlarda daha zor iken bire bir ilişkilerde, sakin ortamlarda daha kolaydır. Ayrıca sevilerek yapılan bir işle uğraşırken herkesin dikkat süresi daha uzundur. DEHB’li bireyler aynı anda tüm uyaranlara birden dikkat ederler bu nedenle belirli bir işle uğraşırken başka bir uyarıcı kolaylıkla dikkatin dağılmasına neden olur. O anda uğraştıkları işi bırakıp bir başka işe yönelebilirler, bilgisayar oyunları veya TV başında saatlerce oturabilirken ödev gibi monoton ve sıkıcı bir görevi yaparken dikkatleri çok daha kısa sürede dağılır. Bu çocukların dikkatleri sınıf gibi kalabalık ortamlarda yaşıtlarına göre daha kolay dağılır. Özet olarak bu çocuklar:

    • Dikkatini ayrıntılara veremez, dikkatsizce hatalar yaparlar
    • Dikkatini sürdürmekte zorluk çekerler
    • Dinlemiyormuş gibi görünürler
    • Yönergeleri izleyemez, görevleri tamamlayamazlar
    • Görevleri düzenlemekte zorluk çekerler
    • Uzun süreli dikkat gerektiren işleri sevmezler (yap boz, satranç gibi)
    • Eşyalarını kaybederler
    • Dikkati kolay dağılırlar
    • Günlük etkinliklerde unutkandırlar
    • Hiperaktivite, motor takmış” gibi olan bir aşırı hareketliliktir ve bireyin yaşına ve zihinsel gelişim düzeyine uygun olmayacak biçimde hareketli olmasıdır. Hiperaktif çocuğun yerinde duramaması sadece aşırı hareketlilik  hali değildir. Daha çok amaçsız hareketlilik, yerinde oturamama, içinde bulunduğu ortamı bütün olarak rahatsız etme halidir. Bu çocuklarda yaşla birlikte hiperaktivite giderek azalır yerini kıpırdaklık ve içsel huzursuzluk hissine bırakabilir. Özet olarak bu çocuklar:
    • Kıpır kıpırdır oturduğu yerde kıpırdanırlar
    • Oturulması gereken ortamlarda oturamazlar
    • Uygunsuz bir şekilde sürekli koştururlar, tırmanırlar (ergen ve erişkinlerde içsel huzursuzluk)
    • Sakince oyun oynamakta güçlük çekerler
    • Motor takılmış gibi davranırlar
    • Çok konuşurlar
    • Dürtüsellik, düşünmeden eyleme geçmedir. Dürtüsel olan çocuklar, pervasız davrandığı, düşünmeden kuralları bozduğu veya diğer çocuklarla birlikteyken sırası gelmeden eyleme geçtiği için bazen tehlikeli durumlar yaratabilirler. Özetle,
    • Sorulara tamamlanmadan yanıt verirler
    • Sırasını beklemekte güçlük çekerler
    • Başkalarının sözünü keserler, başkalarının konuşmaları veya oyunlarına burnunu sokarlar

DEHB olan çocuklarda tanımlanan bu belirtiler pek çok normal çocukta da görülebilmektedir. Ancak çocuğun zihinsel gelişim düzeyi, yaşı, çocuktaki belirtilerin sayısı, süresi ve çocuğun hayatını ne ölçüde etkilediği mutlaka göz önüne alınmalıdır. Ayrıca bu belirtilerin en az 6 aydır devam etmesi, ev, okul ve sosyal ortamlardan en az ikisinde işlevselliği bozacak düzeyde gözlenmesi ve 12 yaşından önce başlamış olması gerekmektedir

Ebeveynler genellikle küçük yaşlardan itibaren dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtilerini gözlemlerler ancak tanı çoğu kez çocuğun okula başlamasından sonra konulmaktadır. Aile içinde belirgin sorun yaratmasa da çocuğun okul gibi kuralların olduğu kalabalık ortamlara girmesiyle birlikte belirtiler daha belirgin hale gelir ve çocuğun okul başarısında düşüklük ve arkadaş ilişkilerinde sorunlar ortaya çıkar. Öğretmenler meslekleri gereği ortalama bir çocuğun sınıf içindeki dikkat, hareketlilik ve kendini kontrol edebilme becerilerinin düzeyleri konusunda tecrübelidirler. Hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri sınıf içinde çoğu zaman daha önce dikkat çeker. Sadece dikkat sorunu olan sakin ve uyumlu çocuklarda ise dikkat sorunları çoğu zaman gözden kaçırılıp çocuğun tembel yada zihinsel düzeyinin düşük olarak tanımlanmasına neden olabilir. DEHB zeka ile ilgili bir bozukluk değildir. Bir başka değişle hiperaktivite zeki olmakla ilişkili değilken dikkatsizlikte zekanın düşük olmasıyla ilişkili değildir. Ancak bu çocuklar hiperaktiviteleri ve dikkatsizlikleri nedeniyle okulda başarısız olabilirler.

Çoğu kez bu çocuklar arkadaşları tarafından oyunları sürdüremedikleri, sıralarını bekleyemedikleri, kuralları bozdukları için oyunlara alınmak istemezler. Evde ise söz dinlemedikleri, ödevlerini yapmadıkları, okulda başarısız oldukları, yerlerinde durmadıkları, başkaları tarafından sürekli şikayet edildikleri için sürekli eleştirilirler ve cezalandırılırlar. Okulda ise sınıfın dikkatini dağıtığı, dersi dinlemediği, arkadaşlarına zarar verdiği için öğretmeni tarafından azarlanırlar. Çocuklar gelişen varlıklardır. Bu gelişim sırasında çevreden gelen geri bildirimlerin büyük önemi vardır.  Okulda başarısız, arkadaşlarıyla geçinmeyen, aile ilişkilerinde sorunlar yaşayan bu çocuklar çoğu zaman “tembel, başarısız, uyumsuz, sorunlu,” olarak etiketlenirler ve suçlanırlar. Aşırı hareketli olmaları, dürtüsel davranmaları ve dikkatsizlikleri onların suçu olmadığı halde sürekli olarak eleştirilen, cezalandırılan bu çocuklar kendilerine güvenmeyen, kendilerini sevmeyen, kötü çocuk olduklarına inanan bireyler haline gelirler.

DEHB’li bireyler ve ebeveynleri farklı yaşlarda farklı zorluklar zorluklar yaşarlar:

    • Okul öncesi (3-5 yaşlar) çocuklar ağırlıklı olarak davranışsal ve gelişimsel sorunlar sergilerler
    • gelişimsel görevleri tamamlamada zorluk, motor veya dil gelişiminde gecikme
    • uyku bozuklukları
    • doymak bilmeyen ve zorlayıcı meraklılık
    • akran sorunları
    • canlı ve çoğu kez yıkıcı oyunlar
    • sık ve şiddetli tutturmalar
    • uyum sağlama becerisinde azlık
    • ebeveyn dikkatini daha fazla gerektirme
    • aile sorunlarına yol açar
    • Okul çağı çocuklarında (6-12 yaş) okul sorunları sosyal sorunlarla birlikte öne çıkar:
    • Okul sorunları:
    • Ödev sorunları
    • Soru bitmeden yanıt verme
    • Sınıfı rahatsız etme
    • Söz kesme
    • Oturması gereken yerde oturamama
    • Akademik başarısızlık
    • Akran sorunları:
    • Oyunlara alınmama
    • Dışlanma
    • Arkadaşsızlık
    • Sık kavga etme
    • Evde yaşanan sorunlar:
    • Olgunlaşmamış izlenimi verme
    • Unutkanlık
    • Yorgun anne babalar
    • Yukarıda yaşanan bütün olumsuzluklar karşısında gelişen Düşük benlik saygısı
    • Ergenlikte ise dönemin kendi zorluklarıyla birlikte hem birey hem de ebeveynler farklı zorluklar yaşarlar:
    • Hiperaktivite azalmaya başlar
    • Dikkat sorunları devam eder
    • İçsel huzursuzluk hissi
    • Okulla ilgili görevler hala organize edilemez
    • Bağımsız çalışma konusunda başarısızdırlar
    • Riskli davranışlar sergilerler
    • Otorite figürleriyle sorunlar
    • Düşük benlik saygısı
    • Kötü akran ilişkisi
    • Öfke kontrol sorunları
    • Duygusal oynaklık
    • Madde kullanımı
    • Erişkinlikte ise çocukluk çağı belirtileri azalırken işlevsel bozulmalar devam eder veya artar
    • Mesleki başarısızlık
    • Risk alma/ölümcül kazalar
    • Madde kullanımı
    • Suç işleme
    • Öfke kontrol sorunlar
    • Plansız gebelik
    • Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
    • Yüksek boşanma oranı
    • Çok iş değiştirme
    • Umutsuzluk
    • Tükenmişlik


DEHB Tanısı Nasıl Konulur?

Günümüzde DEHB tanısı koyduracak herhangi bir laboratuar testi veya görüntüleme yöntemi veya psikolojik test bulunmamaktadır. Çocuğunun aşırı hareketli veya dikkatsiz olduğundan şüphelenen ebeveynler hekime başvurmalıdırlar. Hekimler tanı koyma aşamasında çocuğun gelişim öyküsünü, arkadaş ilişkileri, okul durumu, geçirdiği hastalıkları, diğer aile bireylerinin sağlık durumları, birbirleriyle ilişkileri, aile ortamı gibi pek çok farklı konular hakkında çocuktan, ebeveynlerden ve diğer bilgi kaynaklarından bilgiler alırlar. Öncelikli olarak DEHB belirtilerine neden olabilecek diğer hastalıkların dışlanması gerekmektedir, bu amaçla bazı çocukların diğer branşlar tarafından da muayeneye edilmeleri gerekebilir. Görme ve işitme bozuklukları, bazı epilepsi türleri, kafa travması sekelleri gibi pek çok fiziksel hastalık DEHB belirtilerine benzer belirtiler oluşturabilir. Ayrıca çocukluk çağı depresyonu, kaygı bozuklukları, zihinsel gelişim gerilikleri, özel öğrenme güçlükleri gibi çok sayıda ruhsal hastalıkta da hiperaktivite veya dikkatsizlik gözlenebilinir. Sonuç olarak DEHB tanısı konulurken bu belirtilere neden olabilecek diğer fiziksel ve psikiyatrik hastalıkların dışlanması gerekmektedir. İlk muayeneden sonra ebeveynlere ve öğretmenlere çocuk hakkında bilgi almak, belirtilerin şiddetini değerlendirmek için bazı ölçekler ve formlar verilir. Bu ölçekler daha sonra tedavinin etkinliğini değerlendirmek amacıyla tekrarlanır ve hekimin tedavi planını belirlemesine yardımcı olur.

DEHB nasıl tedavi edilir? 

DEHB’li çocukları olan ebeveynlerin en büyük endişelerinden biri de bu bozukluğun çocuklarının geleceğini nasıl etkileyeceği, bozukluğun iyileşip iyileşmediğidir. Yaşın büyümesiyle birlikte özellikle hiperaktivitedeki azalma ve bu belirtilerle nasıl başa çıkılacağının öğrenilmesi nedeniyle çocukların ve ailelelerin yaşadıkları sorunlar azalabilir. Yapılan bilimsel çalışmalarda, başta hiç tedavi almayanlar olmak üzere bu bireylerin daha düşük akademik veya mesleki başarıya sahip oldukları, daha fazla aile, arkadaş sorunları yaşadıkları, daha fazla psikiyatrik hastalık geliştirme riski taşıdıkları saptanmıştır. Tedavi ile hem hastalığın doğasından kaynaklanan hem de belirtilere ikincil olarak gelişen olumsuz deneyimler azalır.

DEHB tedavisi mutlaka çok yönlü olarak (ilaç tedavisi, ebeveyn eğitimi, psikoterapiler, eğitim programları vs) her çocuk özelinde düzenlenmelidir. Ayrıca ailenin tümünü içermeli ve okul dahil edilmelidir.

İlaç tedavisi bugün bütün dünyada DEHB tedavisinin önemli bir basamağıdır. Tedavide kullanılan birkaç farklı ilaç grubu vardır ve hangi ilacın seçileceğine çocuğun yakınmalarına, eşlik eden diğer bozuklukların varlığına bağlı olarak her çocuk özelinde karar verilir. İlaç tedavisi hiperaktivite, dürtüsellik ve dikkatsizlik belirtilerini kontrol altına alarak bunlara bağlı ortaya çıkabilecek okul başarısızlığı, kişiler arası ilişki sorunları, benlik saygısında düşüklük gibi olumsuz sonuçları kısa ve uzun dönemde azaltır. Bu ilaçların bağımlılık yaptığı ve ilaç kullanan çocukların ilerleyen yıllarda madde bağımlısı olduklarına dair iddialar ve endişeler nedeniyle bazı ebeveynler çocuklarında ilaç kullanılmasında tereddütlü davranmaktadırlar. Yaklaşık 50 yıldır yapılan araştırmalarda, tedavi almamış DEHB olan çocukların tedavi alan çocuklara göre ileride madde bağımlılığı risklerinin daha fazla olduğu bulunmuştur.

DEHB tedavisinde aile ve öğretmenlere önemli görevler düşmektedir. Çocuğuna hoşgörüyle yaklaşan, onun günah keçisi haline gelmesine izin vermeyen, olumsuz yönleri ve yapamadıklarıyla değil olumlu yönleri ve yapabildiklerini daha fazla gören destekleyici, tutarlı ve sürekliliği olan kurallar koyan ve kontrol eden bir aileye sahip olmak DEHB’nin çocuk ve ailesi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltma konusunda büyük rol oynamaktadır. 

Öğretmenler de DEHB olan çocukların hayatında önemli bir yere sahiptir. Sınıflarında DEHB olan bir çocuk olan öğretmenlerin işi bir kat daha zorlaşmaktadır. Sürekli hareket eden, çok konuşan, dikkati dağınık bir çocuk bütün bir sınıfı etkiler. Ancak çoğu zaman bu çocukların özel sınıflarda okuması gerekli değildir. Öğretmenlerin bu bozukluk hakkında doğru bilgilere sahip olmaları bu konuda yaşanacak sorunları önemli ölçüde azaltır. Sınıfta herkes için geçerli olan belirli, tutarlı kuralların olması, kurallara uyulduğu zaman verilecek ödüllerin ve uyulmadığında alınacak olan cezaların netleştirilmesi, bu çocukların kolay görülen, göz teması kurulabilecek sıralara oturtulması, kısa ve net yönergelerin verilmesi, bu çocuklara verilecek görevlerin parçalara bölünerek ve sırayla verilmesi, sınıf içinde günah keçisi haline gelmesini engellemek gibi bazı basit yaklaşımlar bile bu çocukların sınıf içi uyumlarını arttırır. Ayrıca öğretmenler DEHB’nin tedavisinin düzenlenmesinde önemli katkılar sağlarlar. Unutulmamalıdır ki bu çocuklar davranışlarından dolayı sosyal ve akademik alanlarda sorunlar yaşarlar ve olumsuz geribildirimlerle sık karşılaşırlar. Bu durum, DEHB’li çocukların kendine güvensizlik, kendini suçlama, umutsuzluk gibi duyguları daha fazla yaşamalarına neden olur. Okulda sağlanacak tutarlı, disiplinli ancak hoşgörülü, destekleyici ve adil bir ortam bu çocukların sağlığı ve geleceği için büyük önem taşır.

Görüldüğü gibi DEHB tedavisi çok yönlü ve katılımlı bir tedaviyi gerektirir. Tedavi sürecinde ebeveynler, öğretmenler ve hekimler bir arada çalışmak zorundadırlar. Ayrıca yaşla birlikte yakınmalar azalmakla birlikte başta dikkatsizlik olmak üzere pek çok sorun devam etmektedir. Bu nedenle tedavinin uzun soluklu olması gerektiği unutulmamalıdır. İlaçlar DEHB’nin belirtilerini kontrol altına alabilir ancak destekleyici ve hoşgörülü bir aile ve okul ortamınının varlığı tedavinin başarısı için gereklidir.